Arabuluculuk, Türk hukuk sistemi dahil birçok hukuk sisteminde yer alan ve tarafların, bir araya gelerek mahkeme yoluna başvurmadan anlaşabilmelerini sağlayan alternatif bir uyuşmazlık çözüm yoludur. Bu çözüm yolu, bir yandan tarafları ortak noktada birleştirerek birbirleri ile iletişime geçmelerini ve uzun vadede iletişimin açık olmasını sağlarken bir yandan da taraflara birçok yönden kolaylık sağlayabilmektedir.
Alternatif uyuşmazlık çözüm yolları arasında karşımıza çıkan arabuluculuk sistemi ‘’ihtiyari (isteğe bağlı)’’ ya da ‘’zorunlu (dava şartı)’’ olabilmektedir.
Yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere arabuluculuk yolunun zorunlu olduğu ve isteğe bağlı olduğu farklı durumlar vardır. Dava şartı zorunlu arabuluculuk yasalar ile belirtilmiştir.
Dava şartı arabuluculuk halihazırda, ticari dava şartı arabuluculuk, iş hukukundan kaynaklanan arabuluculuk ve tüketici hukukundan kaynaklanan arabuluculuk şeklindedir. İleride zorunlu dava şartı arabuluculuk alanının daha da genişletilmesi beklenilmektedir. Dava şartı zorunlu arabuluculuk hallerine örnek vermek gerekirse; kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, ücret alacakları gibi işçilik alacakları, işe iade talepleri, ticari nitelikteki alacak ya da tazminat talepleri, tüketici hukukundan kaynaklanan alacak, tazminatlar, icra takibine yapılan itirazların iptali talepleri sayılabilir.
Ayrıca tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri (Kanunun öngördüğü diğer şartlar da gözetilerek) ancak dava şartı niteliğinde olmayan uyuşmazlıklarda da ihtiyari arabuluculuk yoluna gidilebilir.
Arabuluculuk, alternatif bir çözüm yolu olup, uyuşmazlığın daha az masrafla daha az zamanda, barışçıl bir şekilde çözülmesini sağlar. Arabuluculuk yolunun faydalarından bazıları şu şekilde sıralanabilir:
Arabuluculuk sürecinin mahkeme süreçlerine kıyasla daha kısa sürdüğüne ve bu sebeple de hukuki süreçlere olumlu etkilerinin bulunduğuna yukarıda belirtmiştik. Ancak arabuluculuk süreci, her zaman olumlu sonuçlanmayabilir. Taraflar yapılan müzakerelere rağmen anlaşma sağlayamamış olabilirler. Bu durumda anlaşma sağlanamadığına dair tutulan son tutanağın açılan davada sunulması, zorunlu arabuluculuğa tabi davalar yönünden dava şartı mahiyetindedir.
Arabuluculuk süreci anlaşma ile sonuçlanırsa ise düzenlenen anlaşma belgesi tıpkı mahkeme kararı gibi ilam niteliğinde olacaktır.
Taraflar arabuluculuk sürecine bizzat ya da vekilleri aracılığıyla katılabilirler (İş Hukuku uyuşmazlıkları yönünden öngörülen özel bir durum da vardır). Ancak arabuluculuk sürecinin dava şartı olarak görüldüğü uyuşmazlıklarda arabuluculuğa başvurulmaması durumunda maddi kayıplar ve süre kaybı yaşanabileceği gibi arabuluculuk sürecinin olumsuz sonuçlanması halinde gerekli adımların vekil bulunmaması sebebiyle yapılamaması durumunda da maddi kayıplar ve süre kaybı yaşanabilecektir.
Arabuluculuk sürecinde, dava süjelerinin aksine, hâkim, davalı ve davacı değil, arabulucu, başvurucu(lar) ve karşı taraf(lar) bulunmaktadır. Arabulucu, tarafların çözümlerini üretmeleri için bir araya getirir. Tarafların çözüm bulamadıkları noktada, taraflara çözüm önerisinde bulunabilir.
Dava sürecinde hakim, uyuşmazlık hakkında karar verme yetkisine sahip iken, arabulucu tarafların kendi çözümlerini üretmelerine yardımcı olmak üzere tarafları bir araya getirmektedir. Konuya ilişkin daha detaylı açıklama yapabilmek adına arabulucuların görevlerine değinecek olursak, şu şekilde bir sıralama yapabiliriz:
Büromuzda takip edilen davaların dava şartı arabuluculuğa tabi olması halinde, arabuluculuk süreci taraf vekili sıfatıyla takip edilebildiği gibi ihtiyari arabuluculuk süreçlerinde de vekil sıfatıyla temsil sağlanabilmektedir. Dava şartı arabuluculuk süreçlerinin anlaşamama şeklinde sonuçlanması halinde de dava sürecine devam edilmektedir. Anlaşma ile sonuçlanan ilam niteliğindeki anlaşma belgelerinde öngörülen anlaşma şartlarının yerine getirilmemesi halinde, anlaşma belgelerine icra edilebilirlik şerhi alınması talep edilerek, ilamı icra takibine konu edilebilmektedir.